“Yolladıkların beni 3 Haziran’da gittiğim Zaman Makinesi adlı bir serginin açılışına götürdü.” dedi. “O da geçmiş, gelecek ve şimdi ve bunların arasındaki sınırların keskin olmamasına dair sergiydi.”
“Karşıma Kelt sembolleri çok fazla çıkıyor.” dedi ve onun karşısına çıkanların fotoğraflarını iletti. “Güneş bir ayrı gözüküyor bu ara.”
Ardından anahtar ve Hekate ile ilgili okuduğu internet sayfalarını iletti. “Bu yolculuklardan birbirimizin gözü kulağı gibi oluyormuşuz gibi.” dedim. “Yolumuzu işaretleyen, gösteren, parlatan şeyler her daim mevcut da, vesileler, bu yolculuklar olmadığında unutabiliyorum”. Onunla eşzamanlı eşlik ettiğim diğer iki tılsımlı yolculukta da mandalalar geçtiğinden bahsettim. Ardından Hekate’nin de temsil ettiği bakire, anne ve bilge kadına dair niyeti ile alakalı hatırladıklarımı aktardım ve her reglinin “Bilge Kadın”a yaklaşmak için bir şans olduğunu bana öğreten metni ilettim.
“Sen bugünlerde bu üç kadından hangisi sende daha baskın gibi hissediyorsun?” diye sordum. “Safdil bakire gibi daha kolay inanıp, güvenen, merak eden bir kadın mı? Anne gibi doğuran, üreten, yaratan bir kadın mı? Yoksa hayatının anlamını görmüş, duymuş, kendini kabul etmiş ve diğerlerine de yol gösteren bir kadın mı? Hangisi sende daha görünür? Hangisini daha çok duymaya ihtiyacın var?”
“Bu sorular açtı beni.” dedi. Son zamanlardaki seyahatlerinden bahsetti. “İstanbul’da daha yetişkin bir hayatın içindeyken, yazlığa gidince annemle birlikteyken başka bir şeyler canlanıyor… Artık bakire kadın olmadığımı biliyorum. Oralardan sıkıldım… Kabul kısmına da kendimi uyduramadım… Belki bu yolculuk bir yaratım. Belki eskiden olsa kalmayı seçeceğim o evden çıkarken… Bu bana biraz yaratım gibi geldi… Biraz anne, biraz bilge arasında olabilirim, ama o çocuksu saflıkta olmadığım kesin. Bu da biraz dalgalanma yaratıyor.”
Son iki aydır gördüğüm rüyaları çalışırken içinde anahtar, yaşlı kadın ve açık kapı olan bir rüyaya denk geldim ve ona da ilettim. “Şu anda (rüyadaki gibi) 6 numarada kalıyorum geldiğim yerde.” dedi.
“3, 6, 9, 12… Bu sayıların olduğu yuvarlak bir şeyler gözümün önüne geldi, ama net değil.” dedim. O gün çemberde anlatmak için çalıştığım masalı da ona ilettim. O da “Belleğin Kızları” kitabının tanıtım metnini iletti:
“Yunan mitolojisindeki Bellek Tanrıçası Mnemosyne’nin Zeus’tan olan kızları Müzlere yani ilham perilerine atıfla romanına bu başlığı veren Najarian, başkarakteri Zeke ve Yunan tragedyasındaki koro misali bir işlev gören yaşlı kadınlar korosu aracılığıyla geçmişin izini sürüyor… Neredeyse her satırına cinsel enerjinin sindiği bu anlatı, okuru hafızanın ve unutuşun, geçmişin ve şimdinin, rüyanın ve gerçeğin, cinselliğin, şiddetin ve sanatın dehlizlerine çekiyor.”
O gece yastığının altında 3 anahtarla uyudu. Ertesi gün dinlediğim podcastte “Bakire” ile karşılaştım: Başlangıç gücü.
31 Ağustos’ta tamamlanan tılsım şimdi evinde.
Yorum Yok