:::: MENU ::::

Ortak tüketim öldü, yaşasın gerçek paylaşım ekonomisi – 2. kısım

Neal Gorenflo tarafından 19 Mart 2013 tarihinde PandoDaily için yazılan yazının Türkçe’ye çevrilmiş halinin ikinci kısmıdır. Çevirisinin ilk kısmını buradan, yazının orjinalini de buradan okuyabilirsiniz.

… Eğer gözümüzü bir saniye için son teknoloji ürünlerden ayırabilirsek, değerlerden oluşan ve zaman ile sınanmakta olan gerçek paylaşım ekonomisini görme şansını yakalayabiliriz.

Kooperatifler

Çok uluslu şirketler, insanlara olan bağımlılıklarını azaltmak için deli gibi çalışırlarken, üye finansmanlı, üye sermayeli ve demokratik yönetilen kooperatif işletmeler artışta. Aslında, kooperatifler, çok uluslu şirketlerden daha fazla kişi istihdam ediyorlar, daha iyi maaşlar veriyorlar ve vergilerin kendilerine düşen kısımlarını öderken, ekonomik krizleri de daha kolay atlatıyorlar. Şu an dünya çapında 800 milyondan fazla kişi bir kooperatif üyesi.

İspanya ve İtalya’da kooperatiflerin çoğunlukta olduğu bölgeler mevcut ve bu bölgelerde daha düşük bir işsizlik oranının yanı sıra daha güçlü bir orta sınıf görülüyor. İspanya’da hemen herkesin orta sınıf olduğu Mondragon isimli bir kasaba var, çünkü dünyadaki en büyük kooperatif olan “The Mondragon Corporation”ın ana merkezi burada ve bu şirketin temel amacı kar etmek değil, tam istihdam sağlamak. Birleşmiş Milletler, kooperatiflerin istihdam yaratmak ve dünya çapında yoksulluğu azaltmak için kanıtlanmış yeteneğini tasdik etmek adına, 2012 yılını Uluslararası Kooperatif Yılı ilan etti. Kooperatifler yüzyıllardır dünya çapında istikrarlı şekilde büyümekteler.

Açık Kaynaklı Yazılım

Toplamda yarım trilyon dolar etmekte olan 200,000’den fazla açık kaynaklı yazılım projesi mevcut. İnternet hemen tüm dünyadaki yazılımcılar tarafından ücretsiz olarak yapılan yazılımlar ile çalışmakta. Startup’ların, hizmetlerini kurabilmeleri için açık kaynaklı araçlara duyduğu ihtiyaç göz önünde bulundurulunca, bu kadar sağlam bir teknoloji start-up sahnesinin açık kaynaklı yazılımlar olmadan yaratılması mümkün olmazdı.

Kamu Bankacılığı

Kamu Bankaları kendi vatandaşlarına düşük fiyatlı borçları duyarlılıkla veren ve devlet hazinelerinin kazancına katkıda bulunan devlet bankalarıdır.

Dünyada birçok kamu bankası vardır, ancak Kuzey Dakota’da Amerika’daki tek kamu bankası bulunmaktadır; Kuzey Dakota Bankası – KDB. KDB, büyük kredileri eyalet çapında ulaşılabilir hale getirmek için özel bankalarla çalışırken, devlet hazinesine yüz milyonlarca dolar katkıda bulunmuştur. Bunun yanı sıra, Kuzey Dakota’nın Subprime krizi sırasında istikrara kavuşmasına yardımcı olmuştur. Kamu Bankaları Enstitüsü’nden John David “Şu anda, Kuzey Dakota’nın – kısmen KDB’nin yardımsever etkisi sayesinde- işsizlik oranı ülke çapındaki en düşük orandır (yalnızca yüzde 4’ün biraz üzerinde), hiç hizmet borcu yoktur ve 1.1 milyar dolar sermaye fazlası vardır. Eyalette hiç banka iflası yaşanmamıştır ve son iki yılda bütçe açığı bulunmayan tek eyalettir.” diye belirmiştir.

Kuzey Dakota Bankası’nın başarısı, başkalarına da bu yolu izlemeleri için ilham kaynağı olmuştur. Böylece, 20 Eyalet, Kamu Bankacılığını yürürlüğe sokmuştur.

Kredi Birlikleri

İnsanlar, Wall Street yolsuzluklarından ve yüksek bankacılık ücretlerinden büyük rahatsızlık duymaya başladıkça, tüketiciye ait kredi kooperatiflerinin sayısı artmıştır. 2012’de önemli bir dönüm noktasından geçmiştirler. Toplamda 1 trilyon dolardan fazla malvarlığına sahiptirler ve Goldman Sachs’ın önüne geçerek Amerika’daki beşinci en büyük banka olma yolundadırlar. Tabi bunda üyeliğin son zamanlarda aniden yükselmesinin de yardımı yok değildir – 2011 yılında üye sayısı ikiye katlanmıştır. Toplamda Amerika’da  92 milyon’dan fazla kullanıcıya sahip, 7,000’den fazla kredi birliği bulunmaktadır.

Bu büyümenin sebebi nedir peki? Halk tabakasına gösterdikleri ilgidir. Kredi birlikleri genellikle, özel bankalara kıyasla mevduata daha düşük ücretler ve yüksek faizler sunmaktadır. Bütün bunlar yakın topluma hizmet etmeye odaklıdır ve çoğu düşük gelirli topluluklara hizmet etmek için kiralanmıştır.

Katılımcı Bütçeleme

Katılımcı Bütçeleme (KB) vatandaşların, şehir bütçesinin bir diliminin, kendi mahallelerinde nasıl harcandığına birlikte karar vermesi durumudur. Yalnızca ekonomik birşey değildir, ancak kentsel altyapı iyileştirmeleri önemli bir uyarıcı olduğu için ekonomik etkileri de vardır. KB kullanan şehirler dünya çapında 1,500’den fazladır. KB, harcama önceliklerine karar verilen ve şehir parasının eşit olarak dağıtıldığına emin olan forumlar aracılığı ile sosyal sermayeler yaratır. Amerika’da yalnızca dört şehir KB kullanmaktadır ve bunlar henüz pilot aşamasındadırlar. Bununla beraber çeşitli şehirler Katılımcı Bütçeleme projesi sayesinde konuyu değerlendirmektedir.

Gazetecilerle gerçek paylaşım ekonomisi hakkında konuşurken onlar bunu duymak istemiyorlar. Sunset Magazine’den gelmiş dahi olsalar yalnızca teknolojiden bahsetmek istiyorlar.

Asıl üzücü olan şey, milyarlarca insan yoksulluk içerisindeyken, medyanın, bu insanlara asıl istedikleri şey olan ekonomik güvenliği verebilecek konuları görmezden gelmesidir. Tüm dikkatlerini, paylaşım ekonomisinin, değerler yerine büyüme ve kar elde etme amaçlı olduğu için seçilme olasılığı büyük olan bu küçücük, teknoloji odaklı parçacığına, vermekte direnmektedirler.

Gerçek paylaşım ekonomisine olan medya körlüğü, yalnızca benim deneyimlediğim bir şey değil, bu araştırmalar tarafından da destekleniyor.

url

Teknolojinin bizim üzerimizdeki büyüsü çok güçlü. Teknolojinin yarattığı bu sersemlikten uyanıp kendimizi kurtarabilecek miyiz acaba? Yoksa, tozlar içerisinde, son kalan iPad’in başında çırılçıplak çömelmiş, hiç gelmeyecek bir sonraki Tweet’i bekleyen post- apokaliptik bir kargo kültüne mi dönüşeceğiz?

 


So, what do you think ?