:::: MENU ::::

Korkudan Cesarete

11 Mart Notu: Bu yazı şu anda Fongogo’da devam eden destek çağrısı yapılmadan önce, hazırlıklar sürerken yazıldı. Kısacası istemek bazen korkutucu olabiliyor ve cesaretli zamanları hatırlamak güzel bir şey.

İnkar

Çok feci bir karın ağrısı. Acaba hasta mı oluyorum? Ya yarın hasta olursam? Olamam, hayır! Neyin ağrısı bu? Başım da başladı. Çok yorgunum. Bitkinim. Bittim. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Kızlara haber vereyim de buluşmayalım. Çıkmayayım hiçbir yere. Halim yok. Yarın ne yapacağım bilmiyorum…

Kabullenme

‘Sahne korkusu olabilir mi?’ diye soruyor Ayşe telefonda. ‘Yok canım kaç kere sahneye çıktım, olamaz.’ Olabilir mi? Korkuyor muyum? Ama ben korktuğumda böyle olmam ki. Hemen kutsal bilgi kaynağı Vikipedi’ye danışalım. Hmmm, amatör, profesyonel, sahneye çıkan pek çok kişide herhangi bir zamanda olabiliyormuş. Yalnız değilim yani! Evet galiba sahne korkusu. Ne Robbie Williams turnesini sahne korkusundan iptal mi etmiş? Vay arkadaş! Demek ki çok normal korkuyorsam da. Korkuyorum, evet. Çok korkuyorum.

Şifa

Daha konuşmayı yazmadım bile?! Nasıl yarına hazır olacağım? Bir sürü yapmam gereken başka şey de var. Hayatta yetişmez! DUR! Nefes al! O zaman ben otele gidip bir duş alayım, su iyidir. Mum ve tütsü de yakayım, otel gibi değil de, ev gibi olsun burası. Duşta da lavanta yağı, Seda’nın önerdiği gibi. Duştan sonra meditasyon ve ayak masajı…

(O gün Eşya Kütüphanesi ile ilgili bir iş yapamayacağımı kabullendim. Bir konuşmaya hazırlanmak düşündüğümden daha uzun sürüyormuş. Şifa süreci karın ağrılarını da dahil edersek yaklaşık 3 saat sürdü sanırım.)

Bir adım

Tamam biraz daha sakinim. Peki şimdi neye ihtiyacım var? Hadi hemen bir ucundan başla kafamda dönen konuşmayı yazmaya. Hiçbir şey için geç değil. Ne oluyorsa tam zamanında. Hadi yaz. Başla! Bir nefes, bir adım.

Bağlan

Ben: ‘Korkuyorum kızlar, yarın sahnede ne olacağını bilmiyorum. Korkuyorum.’

Burcu: ‘Kime konuşacaksın?’

Ben: ‘Lisede olacak, herhalde en çok liseliler olur.’

Burcu: ‘Ne kadar şanslısın. Şu anda en az bağlantıda hissettiğim yaş grubu. Çok isterdim ben de onlarla bir arada olabileceğim bir vesile.’

Ben: ‘Aaaa ben ne zaman o yaşlarda birileriyle konuşsam içime düşecek gibi beni dinliyorlar. Çok keyif alıyorum ben ergenlerle sohbet ederken. Hiç böyle düşünmemiştim. Oh!’

İçsesini Dinle

Bugün güzel bir gün! Başım da karnım da ağrımıyor! Gayet iyiyim. Hadi o zaman Modern Sabahlar’la başlayayım güne.

(Modern Sabahlar’ın Ankara’daki bombalama olayı ertesi günkü bölümüne denk geldim. Hepsini dinledim. Demek ki dinlemem gerekiyormuş bir kez daha duymam.)

Evet zor zamanlardan geçiyoruz. Benim korkmam da çok normal, dengemin bozulması da. Bundan da bahsetsem mi? Evet sunumun en sonuna protesto haritasını koyayım.

Hah, tamam, şimdi oldu, böyle demek istediğim her şeyi diyorum. Hazırım!

Düşle

(9,5’ta gelecek arabayı beklerken fırsat bu fırsat otel lobisinde meditasyona oturdum. Gözlerimi kapattım, önce rehberle meditasyon yaptım, durdum. Sonra düşledim…)

Tamam kimse olmayabilir ailemden en yakınımdakilerden burada. Ama ya olsalardı? Annem, babam, Onur… Hatta küçüklüğümden beri beni destekleyen, ‘Yürü devam et! Ben sana inanıyorum, yanındayım’ diyen herkes sahne arkasında olsaydı? Şimdi arkamda hissetsem desteklerini. Elleri ile sırtıma destek olsalar. Oh, böyle dik durmak ne kadar kolay!

Sahneye çıkarken de ‘Oooooo’ diye bağırsalar. Kendi tezahürat güruhum. Vay be, çınlıyor her yer! Oh! Çok şükür! Çok şükür! Çok şükür!

(Ağladım kendi kendime kurduğum hayali sahne arkası ekibinin kalabalıklığına. Ağladım ve rahatladım. Tamamım artık, gelsin sahne! Işıklar!)

Korkudan Cesarete

20 Şubat’ta Işıkkent Lisesi’nde sahneye çıktım. Son 5 senedir severek takip ettiğim TED ailesine bir adım daha yaklaştım Işıkkent Lisesi öğrencileri sayesinde. Geçen sene davet edilmemden başlayarak süper bir tecrübeydi benim için. Hem korkumu anlama ve cesarete çevirme konusunda hem de masal anlatıcılığında – ne anlatıyorum canım, masal tabii hepsi! Teşekkür ederim davet edilmeme vesile olan Yeşim’e, bu işe girişen Ceyda’ya, o gün ve bir önceki gün korku bastırdığında beni yalnız bırakmayan Müge’me, Ayşe’me, Burcu’ma, Yaprak’ıma, evde her ‘olmayacak’ diye dolaştığımda bana cesaret veren kocama ve dinlemeye gelen herkese! İyi ki cesaret edip çıkmışım o sahneye!

Bugün de korkuyorum. 8 Mart’a, Eşya Kütüphanesi’nin, Ortak Yaratım’ın destek çağrısını yapmamıza çok az kaldı. Korkuyorum… Bilinmezlik yine korkutuyor. Bu sıralar etrafımda da çok duyuyorum korkuyu, endişeyi. İzmir TEDxYouth maceramı hatırlatma olsun diye yazdım. Hem kendime, hem de kimin ihtiyacı varsa ona. Olur da korkarsanız siz de benim gibi, hadi tekrarlayalım adımları:

  • Kabullen. Çok doğal canım, insanız hepimiz, oluyor böyle şeyler zaman zaman.
  • İyileşme sürecine izin ver. İyi olacak hastanın doctor ayağına gelir. İzin ver gelene. Şifalan.
  • Eyleme geç, küçük başla. Bir nefes, bir adım.
  • Bağlan, anlat, dinle. Yalnız olmadığını hatırla.
  • İçsesini dinle, kalbini. O ne diyorsa, seni neye yönlendiriyorsa vardır bir bildiği. Güven.
  • Düşle. Yalnız olmadığını, hiçbir zaman da olmayacağını fark et. Bağlısın sen herkese. Biliyorsun. Hisset. Göremesen de hisset.

Belki de gülmenin, sormanın, baharın bakti gelmiştir. Biz istersek, neden olmasın? Varsın zor olsun be Bülent Abi!

Yazan: Aysu Erdoğdu Miskbay


So, what do you think ?