Açık kalp
Fizyolojik veya ruhsal sebeplerle, hayatımızın farklı evrelerinde farklı canlılar bize çekici/ itici geliyor. Bazı varlıkları hiçbir şekilde dinlemek içimizden gelmiyor. Perde arkasını merak etmiyoruz. Benden uzak, Allah’a yakın olsun deyip havale ediyoruz yetkili mercilere. Bazılarının ise bir şeyler paylaşmasını heyecanla bekliyoruz. Yeni albümünü çıktığı ilk gün dinlediğimiz müzisyenlerden, Instagram’a ne koyacak diye beklediklerimize, her gün halleştiğimiz ağaçtan, evimizi garsoniyer olarak kullanan kuşlara, birileri bizim ilgimizi diğerlerinden daha çok çekiyor.
Açık kalp niyeti, dinlerken ne duygu hissedersek hissedelim, o duygunun geçip gitmesine izin vermeye dair bir davet.
Herhangi bir duyguya tutunmadan, sadece izlemek ve gözlemlemek. Neler hissediyoruz dinlerken? Ne duyduğumuzda nasıl değişiyor hislerimiz?
Öfke, korku ve hüzün, bazı aile ve topluluklarda tü kaka kategorisine sokulduğu ve alan açılmadığı için, çembere birimiz aracılığıyla bu duygular geldiğinde, onları buyur edip ağırlamak ve vakti gelince uğurlamak, bize güzel hissettiriyor. Çemberin umami etkisi bence buradan geliyor.
Öte yandan neşeye ihtiyaç bol olunca, ona tutunma, hep neşeli kalma isteği uyanabiliyor. Ancak tecrübem, neşe dahil her duygunun geçmesine izin verince, her geleni buyur etmenin kolaylaştığı, sevgiye, bütüne, dengeye daha çok yer açtığımız.
Açık beden
Bazı zor zamanlarda ve köklü değişim süreçlerinde, açık zihinli ve açık kalpli olmayı dilesek dahi, kendiliğinden kapanıveriyoruz. Kafamız çok sık dağılıyor, ne yapsak ne etsek odaklanamıyoruz, bir duygudan diğerine koşuyoruz.
Doğal döngülerimiz de dinleme kapasitemize etki ediyor – yaşasın regl esnasında üçüncü kulağı ve gözü iyice açılan kadınlar! Kastettiğim o değil. Bir aydan, bir mevsimden, bir yıldan daha uzun olabilecek, ruhumuza, kendi yolculuğumuza özgü süreçlerden bahsediyorum. Pandemi, sevdiklerimizin ölümü ya da doğum yapmak gibi.
Neyse ki böyle zamanlar için anahtarımız elimizde.
Açık bedene niyet, bedenimizi gevşetmeye dair bir davet. Eğer sık sık dişlerimizi, ellerimizi, çenemizi, karnımızı, pelvik kaslarımızı vs. sıkıyorsak, önce buralardan gevşemeye başlayıp, ardından yavaş yavaş bedenimizin her bir noktasını tarayıp açabiliriz.
Pek çok çember kolaylaştırıcısının yoga ve meditasyon pratiğini hayatının bir parçası haline getirmiş olması, çember danslarını ve oyunları sevmemiz tesadüf değil. Zihin, kalp, beden birliğine güvenmemizden.
Öyle ya da böyle, kendimizi almaya ve dinlemeye açınca, mucize atfedilmiş şeyler kendiliğinden oluveriyor işte.
Açık büyü!
Yorum Yok