Bazı insanlar vardır, sanki daha önce bir yerden tanışıyormuşuz gibi hissettiren. Şansıma ilk online rehberlik deneyimim, bir şekilde, önceden bildiklerimden birine denk geldi – tabii ki tesadüf diye bir şey yok! 24 Eylül’de birbirimizi ekrandan görsek de kolaylıkla bağlandık, niyetini koydu ve tılsımlı yolculuğa çıktık.
Niyeti son zamanlarda etrafımdaki pek çok kişiden duyduğum seslerin birleşimi gibiydi. Nokta atışı. Hal böyle olunca, yol boyunca iki kişiden kalabalık hissettirdi bana bizi.
Yolculuğun hemen ilk gününde “Uzun zamandır kuş tüyü toplayıcısıyım. Yolda gözüme takılınca hep alıyorum. Bugün de yine öyle… kuş kanadı dikkatimi çekti.” dedi. Mesajını almadan önce karatahtama iki kuş tüyü çizdiğimi söyledim. “İkimiz de bir süre bakalım kuşlara, tüylere, kanatlara”.
Ertesi gün ben okuduğum çizgi hikayenin sonunda kanat açmış kuşları görürken, o bana “dün yaşadığım bir şeyle özgürleştim, kalbim kanat çırptı” dedi. Gün be gün özgürleşmelerimizi kutladık henüz yolculuğun başlarında.
Kuşlarla halleşirken yaz başından beri gözümün önüne gelip duran birlikte uçan kuşlardan bahsettim. “Bence büyük kanatlar” diye cevap verdi. Dolunay aydınlatsın bizi dileği de gelince, gece kafamı yastığa koyar koymaz gördüm: dolunayda uçan kuşlar.
Sabah sordum: Ayla, döngülerinle aran nasıl?
İkimiz de eşzamanlı regl olduğumuzda, aya aşık kadının, Esra’nın tılsımı, Ay Açılsa’yı dinleye dinleye doğdu. Kutlu olsun!
Yorum Yok