15 Mart’ta yolculuğa çıktık.
Ertesi sabah sıcak kumlu bir rüya gördüm. Ardından radyoda kayıt masalı bir rüya. İlk ses kaydını ilettim. Sonra onun ses kaydı geldi. İlk gece biberiye yağını kullanarak uyumuş, yastığına damlatmış, burnunun kenarlarına sürmüş. “Belki de bu sayede” rüyasında aromatik yağlar uzmanıymış. Ünlüymüş… Sel gibi bir şey olmuş. Denizden hayvanlar gelmiş… Bir dut ağacı varmış kıyıda.
“Dünkü görüşmemizden sonra aylardır evde olmama rağmen ilk kez gündüz uykusuna yattım.” dedi.
Ertesi sabah birkaç rüyasını paylaştı. “Annemin eşyalarının arasında bir oyunun parçalarını bulacakmışım… O parçaları her yerde, kırtasiyede falan, arıyorum, bulamıyorum.”
Niyetini hatırlayarak yattığı o gece uykusunda konuşmuş, kahvaltıda eşi söylemiş.
“Dün bir yüzüğümü kaybettim. Pembe taşlı, sadecik bir şey… Bütün evde 2-3 saat kaybettiğimi zannederek aradım. Sonra buldum. Bu da niyetimin bana bir işareti gibi geldi… Onun dışında ufak tefek başka şeyler de var. Mesela eriyen tereyağını kalp şeklinde görmek gibi” diyerek güldü.
Ardından üçüncü gecenin rüya kaydı geldi. “Yürüyorum, yürüyorum, devamlı… Dans gecesi gibi bir şeye gideceklermiş. Ben de gitmek istiyorum… Ayakkabılarımızı görüyorum. Ben topuklu bir ayakkabı giymişim kot pantolonun altına. Şaşırıyorum.”
Yolculuğun ilk pazar gününde İlahi Rehberlik kitabından bir pratik iletti. “Görmeye niyetim tam, desteğin de benimle.” dedi.
Cumartesi sabaha karşı, kara kabare ile rüya örme pratiği esnasında gördüğüm rüyayı, pazar günü ona ilettim. “Güzel, kısa saçlı, ince, uzun, bakımlı bir kadınla birlikte, benim için fazla şık şeyler satan bir dükkandayım… Elimdeki A5 boyutundaki dergiyle oyalanıyorum. Derginin çoğu Hollandalıların bir tasarım akımına ayrılmış. Özellikle takılarda kullanılan bir şey… Sanki 90’larda gibiyiz.” Rüyada dergide gördüklerimin benzerini online bir pano yapıp paylaştım.
Yorum Yok