İkinci cts. günü rüyasında çadırlar görmüş. “Meşhur bir yoldaymışız. İnsanların çok yürüdüğü bir yol.” Rüyasını dinleyince aklıma Nature Council ve Mutlu Girişimcilik Kampı (Happy Startup Summercamp) geldi, yazdığım yazıları ona ilettim. “Trekking ve uzun yürüyüşler sonrası kamp atmayı çok severim ben.” dedi. “Pandemi öncesi her ay en az bir kere giderdim bir yerlere günübirlik bile olsa. Bu aralar rüyalarımda görmemin sebebi sanırım özledim… Canım yürümek çekiyor, bir dağın zirvesine ulaşıp bedenime ve dağa teşekkür edip geri dönmek…”
O gece rüyamda bir otel odasındaydım. Duvar boyutundaki camı açıp denize atlamak için bekleyen birini ittirerek suya attım. Uyandığımda gözümün önüne “zevk haritası” gibi bir şey geldi. Evde bulacağımı zannettim, sonra rüya olduğunu anladım.
O rüyasında eskiden gönüllü olduğu vakıftaki arkadaşlarını görmüş. Birinin sırtı toz tarçına bulanmış, suyla karışmış çamur gibi bir şey olmuş. “Duvara yaslanıyor, duvarda tarçının izi kalıyor.” Tarçınla birlikte iki sene önceki doğal boya denemelerimi hatırladım.
“Bayadır Nedircikler’den doğal mürekkep almak, denemek var aklımda. Eğer istersen senin seçtiğin rengi alıp Çin usulü bir dağ çizebilirim sana tılsımın için.” dedim. “Bayıldım fikre.” dedi.
Birlikte iki haftamızı tamamlarken rüyasında alnında bir sembol görmüş. “Dövme yaptırmışım. Sembolün anlamını bilmiyorum… Kocaman, alnımı kaplayan bir şey” Diğer rüyasında sembolü çizerek bana anlattığını görmüş.
Gördüğü sembolü telefonda çizip bana yolladı. “Daha da ayrıntıları vardı, içinde bir şeyler daha vardı.” dedi.
Rüyasında gördüğü sembolle birlikte bir dağın eşlik ettiği, taş üzerine suluboya ve doğal mürekkeple boyanmış Fu tılsımı artık yuvasında.
Yorum Yok